Emziren Anne: Hamile Kafası Tam Piyasanın İhtiyacı Olandır

Ocak 15, 2015

Hamile Kafası Tam Piyasanın İhtiyacı Olandır

Hamileliğin başından beri okuduğum kitapların içerikleri bebek bakımı, hamilelik ve doğum sonrasına doğru kaydı. Arada kişisel zevkim olan akademik sosyal bilimler literatürüne de döndüm, çaresiz, kitap okuma zevkini hayatta tutmak için. Bu kadar okudun okudun da ne öğrendin diye sorarsanız; anneliğin kitaplardan öğrenilmediğini, her bebeğin kendi şahsına münhasır bir model olduğunu ama kitapların ilk gebeliğini yaşayan kafası bulanık hamileler için iyi bir genel çerçeve çizdiğini öğrendim.

Öünümüzdeki zamanlarda kafamı toparladıkça bu kitapların her biri hakkında yazacağım mutlaka. Özellikle bebek gelişimi uyku eğitimi vs. gibi konularda ekolleşmiş yazarların ( Harvey Karp, Tracy Hogg gibi) kitaplarına muhakkak zaman ayıracağım. 

Bu "kendini ne beklediğini bilmediği için, çılgın gibi bilinmeyene hazırlanmaya çalışma" hengamesi içinde bir dolu liste yapmıştım. İşte efendim kıyafet listesi, bebeğe sağlık ihtiyaçları listesi, anne-emzirme alet edevatları listesi vs. Bugün bu listelerin oldukça azaltılıp son halini almış versiyonunu bir kitabımın içinde buldum. Ve ne kadar gereksiz bir sürü şey yazdığımı farkettim. Onca hormon, deli deli elektriklenen nöronlar arası şuursuz atlamalar derken kafadan dumanlar çıkıyor o zamanlar:) 


Okurken çok güldüm her kalemi:)

Mesela hiç kullanılmamış bir sürü eşya var. Emzik ve biberonlarla alakalı bütün kalemler aynen alındığı gibi temizlendi kaynatıldı öylece duruyor. 

Alt değiştirme masası almadık bile. Şifonyerinin üstünü de kullanmıyoruz. Hala yatakta değiştiririz,  öyle alıştık baştan. 

Dolap almadık, benim dolabımın boş bölümünü kullanıyoruz, bir de şifonyeri var. Bu mesela hamile olarak kendimle gurur duyduğum bir hareket oldu. Çocuğun kullanmayacağı halde heves edilip alınan en tuzlu kalem gereksiz mobilyalar oluyor. Şimdi kendi şifonyeri ve benim dolabımdaki bölme fazla fazla yetiyor Murat'a.

Biberon ısıtıcıya yazmışım ki " bak; ihtiyacın olursa al". Sonuç: Alınmadı.

Yürüteç yazmışım yanına "daha sonra bakarsın". Sonuç: Şimdi biliyorum ki çocuğun doğal gelişim zamanlamasını bozan bir alet. Bırak kendi kendine emeklesin, sıralasın, keyfi geldiğinde de yürüsün.

Bunlar gibi bir sürü anlamsız kalem:) 

Kıssadan hisse: Sen sen ol anne adayım. Bebek gelmeden coşma. Biliyorum bu tenkitlerim vız gelip tırıs geçecek ama yine de kulak vermeye çalış:) Sonradan bir oda dolusu ne yapacağını bilmediğin ıvır zıvırla kalırsın.

Kıyafet konusu da aynı şekilde bir dipsiz kuyu. Zaten hamileyken bir iki kendini kaybedip kartları doldurduğun maaşı olduğu gibi kasada bıraktığın alışveriş olabiliyor.  (Bunu da yapmadım ben yanlız. Helal bana. Şimdi yapıyorum ama :)) Bir de gelen hediyeler oldu mu bebeğin giyemeyeceği kadar çok kıyafet. 

Ben şöyle yapmıştım, çok da işime yaradı. Hamileliğin 8. ayını bekledim. 8. aya kadar gelenleri yıkayıp yerleştirirken eksik kalanlara baktım. Yenidoğan 0-3, 3-6 ve 6-9 aylıklardan gelmişti. Gittim eksik olanları aldım. Mesela çok fazla kısa kollu body var ama tulum azsa gittim 2-3 tane tulum aldım. Birde sadece yenidoğan ve 0-3 aylıkları tamamladım, sonrasına zamanı gelince bakarız dedim. İyi ki de öyle demişim; babaannesi ve dedesi kontrol dışı şuan. Kendim beğenip tek parça bir şey alsam fazla oluyor. Onlar şimdiden 12 aylığa kadar doldurdular kontenjanı:)

Bu da ikinci kıssadan hisse: Annelere babalara söyleyin baştan, sakin olsunlar:) Azıcık biz de almak istiyoruz oğlumuza/kızımıza kıyafet deyin:)


Bir de sevgiyle kalın, kafadaki bulutlar hep bunun gibi tatlı tozbulutları olsun:)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siz ne dersiniz?